Gözlerini gözlerime dikerek didiklenmeyi bekleyen ve bu bekleyişten çeşitliliğin çokluğundan dolayı asla bıkıp yorulmayan en önemli aç ve sorulardan biri, “Ne yapıyorum?” sorusudur. Bu soru bana her eylemimden hemen önce, “Ben bir kadavrayım; beni iyi incele, not tut, kıyas-lamalarda bulun, uygulanabilirliğimi iyi anla ve karnımı doyur!” diye buyruk veriyor bir padişah gibi!
1) Yineliyor muyum? Niçin?
2) Yineleniyor muyum? Niçin?
3) Yeniliyor muyum? Niçin?
4) Yenileniyor muyum? Niçin?
1- Huzurlarına büyük bir keyifle geçerek (çoğu kez) tutsağı olduğum(uz) bilgisayarımda yeni bir program var ve ben bu programı tanımıyorum. Bu programı bana öğretecek kimse olmadığı için (ve zorunlu olarak) defalarca açıp kapatıyorum, program içindeki komutları deneyerek (görebildiğim kadarıyla) monitördeki değişiklikleri izliyor, anlamaya / öğrenmeye çalışıyorum. Bu yineleme eğer usanmazsam öğrenene kadar devam ediyor. Bu yüzden ve bunun için yineliyorum. Ampulü yakmak için yaklaşık 60-70 bin deney yaptığı söylenen Edison’un am-pulü yaktıktan sonra tekrar yakma deneylerini yinelememesi gibi yani.
Yani 1) Yineliyorum, çünkü öğrenmek / kavramak istiyorum.
2- Bireyin kendini yinelemesi, her şeyden önce dar bir yaşam içinde olanlara özgüdür ve herhangi bir şeyi yinelemekten çok daha olumsuzdur. . Sonuca ulaşıldığı halde hâlâ yinelenmekte ısrar etmek, dar kafalılığı saç örgüsü gibi kafasının arkasında taşıyan mekanik beyinlerin davranışıdır. Kendini yineleyenler teorik olarak çok zengin olsalar bile bu sadece öğrenme düze-yinde kalmış, özümsenmemiş, kavranmamıştır bu bilgiler. Bilinç, pasiftir. Sosyal konumları (en bilgili(!) halleriyle) nakaratçılıktır!
Yani 2) Yineleniyorum, çünkü bilgimi pratiğe yansıtmıyorum.
Hiç de akıllı bir yanıt değil bu! Bu illetten kurtulmak için bilgimi pratikle bütünleştirmeliyim. Kendimi yinelemekten böyle kurtulur ve gelişirim. Bilgi, aktifleşmelidir.
3- Bir araba aldım. Bir süre sonra baktım ki tekerlekler aşınmış! Tekerlekleri yenisiyle yeniledim. Can taşıyorum! Ama direksiyonu yenilemedim; ona gerek yok; yenilersem bu müsriflik olur. Gerektiği yeri değiştirdim sadece.
Geçenlerde doktor Allah’ı şaşan bir alt dişimi çekti. Dişim ağrıyorken düzgün yemek yiyemiyordum; bir protezle yeniledim, şimdi aynı eskisi gibi yemek yiyorum. Gerektiği zaman eskilerin yerine yenisini koymak, yenilemek çok iyidir.
Yani 3) Yeniliyorum, çünkü daha iyi bir yaşam istiyorum.
4- Tartışmalara giriyorum, okuyorum, sohbetlere dalıyorum. Bunlardan öğrendiklerimle bende önceden olanları karşı karşıya getirerek onları bir güzel çatıştırıyorum ve bakıyorum ki, “doğru” diye ayak dirediğim birçok anlayışım yanlışmış; değiştiriyorum ve böylece kendimi yeniliyorum. Aslında ben kendimi yenilemiyorum, beni karşımdakiler yeniliyor düşünceleriyle, davranışlarıyla, bakışlarıyla. Benim yaptığım, yeniliği kabul edip benimsemektir.
Bundan kısa bir süre önce gruplarda yayınladığım “Bilinç ve Şiir” isimli makalemde düşüncenin özgürlüğünden söz ettiğim gibi “Beyin, evrenin en ücra köşesine gitmeli, gidebilmelidir; ne yıldızlar, ne galaksiler engel ol(a)mamalıdır beynin bu dur-durak tanımayan yolculuğuna. Karşılaştığı tüm tanrıları ve tanrıçaları ya görmezden gelmeli ya da muhatap almamalıdır."
Beyin özgür olmalıdır. Eğer beynimiz özgür değilse çatışamayız kimseyle...
Sosyalizme karşı mısınız?
Lenin’i, Stalin’i okuyun! Mao’yu okuyun! Kendi eserlerinden okuyun, sizin taraftarı oldukl-rınızdan değil, kaynağına inin. Marx’ı benden dinlerseniz eksik kalırsınız; ben bir tarafım çünkü ben Marx’ın sosyalizmin usta bir kuramcısı olduğunu söyler ve iddia ederim. Marx’a karşı olan kaynaklarla da yetinmemelisiniz, yine eksik kalırsınız. Marx’ın kendini okuyun ve sosyalizme öyle karşı çıkın.
Faşizme karşı mıyım? Sosyalist miyim?
Dimitrov’un faşizme yönelik tüm davranışları benim için önemlidir ama faşizm kendini nasıl anlatıyor?
Bilmeliyim bunu!
Bilmeden, tanımadan karşı çıkamam.
Düşüncemi özgürleştirmezsem araştıramam, okuyamam, sorgulayamam... Örneğin Hitler’i, okumamışsam, devrimciliğim beş para etmez! Türkeş’i okumalıyım Türkeş’in kaleminden; yerinde görmeliyim yazılıp çizilenleri ve pratiğe yansımasını... İncil’i veya Kur’an’ı okumadan ateist olmanın mantığı olur mu? Berkeley’i okumamışsam Doğanın Diyalektiği’ni veya Materyalizm ve Ampriyokritisizm’i kaset gibi tekrarlar dururum..
Benim beynim özgür olmalı, düşüncem özgür olmalı. Felsefe, mitoloji, biyoloji, teoloji, sanat, edebiyat, vb. vb. okumalıyım, araştırmalıyım. Açmalıyım tarihi, gezmeliyim sayfalarında bir Evliya Çelebi gibi...
Yenilemeli ve yenilenmeliyim!
Başka çıkar yol yok...
24 Haziran 2005
1) Yineliyor muyum? Niçin?
2) Yineleniyor muyum? Niçin?
3) Yeniliyor muyum? Niçin?
4) Yenileniyor muyum? Niçin?
1- Huzurlarına büyük bir keyifle geçerek (çoğu kez) tutsağı olduğum(uz) bilgisayarımda yeni bir program var ve ben bu programı tanımıyorum. Bu programı bana öğretecek kimse olmadığı için (ve zorunlu olarak) defalarca açıp kapatıyorum, program içindeki komutları deneyerek (görebildiğim kadarıyla) monitördeki değişiklikleri izliyor, anlamaya / öğrenmeye çalışıyorum. Bu yineleme eğer usanmazsam öğrenene kadar devam ediyor. Bu yüzden ve bunun için yineliyorum. Ampulü yakmak için yaklaşık 60-70 bin deney yaptığı söylenen Edison’un am-pulü yaktıktan sonra tekrar yakma deneylerini yinelememesi gibi yani.
Yani 1) Yineliyorum, çünkü öğrenmek / kavramak istiyorum.
2- Bireyin kendini yinelemesi, her şeyden önce dar bir yaşam içinde olanlara özgüdür ve herhangi bir şeyi yinelemekten çok daha olumsuzdur. . Sonuca ulaşıldığı halde hâlâ yinelenmekte ısrar etmek, dar kafalılığı saç örgüsü gibi kafasının arkasında taşıyan mekanik beyinlerin davranışıdır. Kendini yineleyenler teorik olarak çok zengin olsalar bile bu sadece öğrenme düze-yinde kalmış, özümsenmemiş, kavranmamıştır bu bilgiler. Bilinç, pasiftir. Sosyal konumları (en bilgili(!) halleriyle) nakaratçılıktır!
Yani 2) Yineleniyorum, çünkü bilgimi pratiğe yansıtmıyorum.
Hiç de akıllı bir yanıt değil bu! Bu illetten kurtulmak için bilgimi pratikle bütünleştirmeliyim. Kendimi yinelemekten böyle kurtulur ve gelişirim. Bilgi, aktifleşmelidir.
3- Bir araba aldım. Bir süre sonra baktım ki tekerlekler aşınmış! Tekerlekleri yenisiyle yeniledim. Can taşıyorum! Ama direksiyonu yenilemedim; ona gerek yok; yenilersem bu müsriflik olur. Gerektiği yeri değiştirdim sadece.
Geçenlerde doktor Allah’ı şaşan bir alt dişimi çekti. Dişim ağrıyorken düzgün yemek yiyemiyordum; bir protezle yeniledim, şimdi aynı eskisi gibi yemek yiyorum. Gerektiği zaman eskilerin yerine yenisini koymak, yenilemek çok iyidir.
Yani 3) Yeniliyorum, çünkü daha iyi bir yaşam istiyorum.
4- Tartışmalara giriyorum, okuyorum, sohbetlere dalıyorum. Bunlardan öğrendiklerimle bende önceden olanları karşı karşıya getirerek onları bir güzel çatıştırıyorum ve bakıyorum ki, “doğru” diye ayak dirediğim birçok anlayışım yanlışmış; değiştiriyorum ve böylece kendimi yeniliyorum. Aslında ben kendimi yenilemiyorum, beni karşımdakiler yeniliyor düşünceleriyle, davranışlarıyla, bakışlarıyla. Benim yaptığım, yeniliği kabul edip benimsemektir.
Bundan kısa bir süre önce gruplarda yayınladığım “Bilinç ve Şiir” isimli makalemde düşüncenin özgürlüğünden söz ettiğim gibi “Beyin, evrenin en ücra köşesine gitmeli, gidebilmelidir; ne yıldızlar, ne galaksiler engel ol(a)mamalıdır beynin bu dur-durak tanımayan yolculuğuna. Karşılaştığı tüm tanrıları ve tanrıçaları ya görmezden gelmeli ya da muhatap almamalıdır."
Beyin özgür olmalıdır. Eğer beynimiz özgür değilse çatışamayız kimseyle...
Sosyalizme karşı mısınız?
Lenin’i, Stalin’i okuyun! Mao’yu okuyun! Kendi eserlerinden okuyun, sizin taraftarı oldukl-rınızdan değil, kaynağına inin. Marx’ı benden dinlerseniz eksik kalırsınız; ben bir tarafım çünkü ben Marx’ın sosyalizmin usta bir kuramcısı olduğunu söyler ve iddia ederim. Marx’a karşı olan kaynaklarla da yetinmemelisiniz, yine eksik kalırsınız. Marx’ın kendini okuyun ve sosyalizme öyle karşı çıkın.
Faşizme karşı mıyım? Sosyalist miyim?
Dimitrov’un faşizme yönelik tüm davranışları benim için önemlidir ama faşizm kendini nasıl anlatıyor?
Bilmeliyim bunu!
Bilmeden, tanımadan karşı çıkamam.
Düşüncemi özgürleştirmezsem araştıramam, okuyamam, sorgulayamam... Örneğin Hitler’i, okumamışsam, devrimciliğim beş para etmez! Türkeş’i okumalıyım Türkeş’in kaleminden; yerinde görmeliyim yazılıp çizilenleri ve pratiğe yansımasını... İncil’i veya Kur’an’ı okumadan ateist olmanın mantığı olur mu? Berkeley’i okumamışsam Doğanın Diyalektiği’ni veya Materyalizm ve Ampriyokritisizm’i kaset gibi tekrarlar dururum..
Benim beynim özgür olmalı, düşüncem özgür olmalı. Felsefe, mitoloji, biyoloji, teoloji, sanat, edebiyat, vb. vb. okumalıyım, araştırmalıyım. Açmalıyım tarihi, gezmeliyim sayfalarında bir Evliya Çelebi gibi...
Yenilemeli ve yenilenmeliyim!
Başka çıkar yol yok...
24 Haziran 2005







0 Yorumlar:
Yorum Gönder