Almanya'da Birlik Partileri, SPD ve Yeşiller'in ortaklaşa hazırladıkları "101 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması" başlığını taşıyan tasarının meclisten bir "Hayır" ve bir "Çekimser" oyun dışında oybirliği ile kabul edildi ki, zaten bu kararın kabul edilmesine önceden de "kesin" gözüyle bakılmaktaydı. Başbakan Angela Merkel, Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ve Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier oylamada bulunmaması değişik yorumlara yol açsa da, karar artık kabul edildi ve tepkiler de(!) birbiri ardından gelmeye başladı. Saraydaki şizofrenin, "Almanya-Türkiye ilişkileri ciddi manâda etkilenir" deyince damarlarında ırkçılığın, şovenizmin, akıl almaz inkârcılığın ve "şapka çıkartılacak" derecede aptallığın tepkileri de başladı! Neymiş efendim, "Almanya'da katliam yapmışmış ama biz onlara "soykırımcı" dememişiz!" Bunlar arasında kendisini "dünyanın en büyük alimi" sanan İlber Ortaylı gibi soytarı "tarihçi"ler de var! Ortaylı, Fransa'nın da bir süre önce Ermeni soykırımına ilişkin bir yasanın parlamentodan geçirmesi üzerine de "inciler" döktürmüştü! Şimdi yarım-yamalak ve ilkel bir tarzda kalkmış Almanya'ya, "Sen de şu tarihte bu kadar insanı şurada, şu tarihte de burada şu kadar insan öldürdün. Kalkıp bize soykırımcı diyemezsin!" diye sitem ediyor!
Hele hele elifi görünce mertek sanan cahillik ve koyunluk abideleri olan AK DİNgiller var ki, yaptıkları tam da kendilerine uygun! Bir bok biliyormuşçasına Nazilere ait katliam fotoğraflarını (tabi ki yorumsuz, çünkü ne olduğunu, nerede olduğunu, ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığını bilmeden "copy-paste" yöntemiyle) yayınlayarak karşı çıkmaları var ki, insanlar ağızlarını kapatarak gülüyor.
Mesela, Osmanlı Hanedanlığı tarafından 250 aydın ve sivil toplum kuruluşu önderi İstanbul'dan Ankara'ya sürülmüş müdür? Sürülmüştür. Bunların önemli bir bölümü Osmanlı tarafından katledilmiş midir? Katledilmiştir. Katliamın başlangıcı olarak da bu aydınların katledildiği 24 Nisan 1915 tarihi kabul edilmiş midir? Edilmiştir. 27 Mayıs 1915 tarihinde "resmi" ismiyle "Sevk ve İskân Kanunu" halk arasında ise "Zorunlu Göç" anlamına gelen Arapça "Tehcir Kanunu" yürürlüğe sokularak devlet zorbalığı "resmen" başlatmış mıdır? Başlatmıştır! Yerlerinden - yurtlarından zorla göçe zorlanıp mal varlıklarına el konulmasını yediremeyen Ermeniler ve diğer azınlıklara ait Hıristiyanlar sokak ortasında aileleriyle birlikte infaz edilmeye başlanmış mıdır? Başlanmıştır. Bu Ermeni'lerin ve Hıristiyanların bir kısmı, bu caniliğe karşı koymak için örgütlenip değe çıkmış mıdır? Çıkmıştır. Kesin bir rakam verilemese de, bu katliam sırasında en az bir milyon Ermeni'nin katledildiği kesin midir? Kesindir.
Buraya kadar olanı, kendilerini "Osmanlı'nın devamı" olarak gören angutların salakça inkârları üstüneydi.
Katliama ilişkin kararların veya yasaların yaklaşık 30 kadar devletin kabulünden sonra "Bak, sen de yaptın. Bize katliamcı diyemezsin" türü bir yaklaşım, katliamın doğrudan kabulü değilse nedir? Kaldı ki, o devletin katliam yapması Osmanlı'nın katliam yapmadığını kanıtlamaz ama "bizim" koyun sürüsünün angutluğunu tescil eder.
Tarihi İlber Ortaylı gibi kişiliksizlerden öğrenmeyin. O ve benzerlerinin kılavuzluğu, karganın kılavuzluğuyla özdeştir.
Benden söylemesi…
04 Haziran 2016
0 Yorumlar:
Yorum Gönder