Okunan her kitap, aklın ve gözlerin rengini değiştirir. Linki verilen "Gökyüzü Kitapevi" sizler için hazırlanmıştır.
Şu an üç farklı seri yazım devam etmektedir. Okumanızı öneririm.
Bilim ve Teknoloji alanındaki gelişmelerden haberler... İşinize yarar :)
İslam'ı bilmeden savunmayın. Okuyun, anlayın benimseyin ve sonra savunun.
"Onur" ile "Çağlar" arasında geçen edebi sohbetleri içermektedir.
Belli alanlarda isim yapmış insanlarla mini "polemik" yapmaktayım. Paylaşımlarınızı ve katkılarınızı bekliyorum.
Değişik konularda mizah içerikli paylaşımlar yapmaktayım. Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın :)
Home »
Makale-2012
» Edebiyatta Tarafsızlık(!)
Edebiyatta Tarafsızlık(!)
Gönderen : Onur Çağlar Tarih : 5 Eylül 2017 Salı Saat : Eylül 05, 2017
Düşünceme göre bir insanın herhangi bir durum karşısında “tarafsız” olarak kalmasının hiçbir koşulu bulunmamaktadır. Bu durum bilimden siyasete, sanattan felsefeye, arkeolojiden zoolojiye kadar yaşamın tüm alanlarında geçerlidir. Hele de konumuz edebiyat olursa, “tarafsızlık” düşüncesi geçerliliğini hepten kaybetmektedir. Bunun nedeni, edebiyatın hem bilim hem de sanat olarak yaşamın tümüyle ve çoğu kez doğrudan ilintili olmasında yatmaktadır; çünkü edebiyatçı, toplumun bir bireyi ve tarihsel sürecin bir “nesnesi” olarak belirli bir toplumsal görüşe, yani ideolojiye sahiptir. İşte bu ideoloji (bize karşıt olsun veya olmasın), onu “taraf olmak” zorunda bırakır.
“İdeoloji” kavramının geçtiği her yerde “ne olmadığını” Hürriyet ya da Zaman gibi gazeteler aracılığıyla ancak “öğrenen” insanlar “soğuk” bakarlar ve yine aynı veya benzeri gazeteler aracılığıyla ancak “öğrendikleri” ama gerçekte içerikleri hakkında hiçbir doğru bilgilerinin olmadığı “terör” ile özdeş görürler. Oysa korkmalarına, soğuk ya da kuşkulu gözlerle süzmelerine gerek yoktur: ideoloji demek, düşünce bilimi demektir. Ya da, biraz daha basitleştirerek söyleyecek olursam, değişik konulara ait billurlaşmış düşüncelerin merkezileştirilmiş halidir.
Birinci paragrafımda belirtmeye çalıştığım gibi, yazar veya şair de insan olduğu için belli bir ideoloji ile hareket eder; bu durum iradi değildir, kaçınılmaz olarak vardır. Necip Fazıl Kısakürek’in Türkiye coğrafyasında bir kesim tarafından “üstat” olarak nitelenmesinin kökeninde ne vardır? Nazım Hikmet’in dünya halklarınca “Yeşil Gözlü Dev” ya da “Dünyanın Üçgeninin Bir Köşesi” (Dünyanın Üçgeni: Nazım Hikmet, Pablo Neruda, Vladimir Mayakovski) olarak nitelenmesinin kökeninde ne vardır? Size sorarım: Ömer Hayyam filozof, matematikçi ve astronom olduğu halde rubai denilince neden akla ilk o gelir?
Bunun tek nedeni vardır: İsmi geçenler (ki daha binlercesi var) ustaca ördükleri eserlerinde ideolojilerini yine ustaca yansıttıkları içindir ve sadece bunun içindir.
03 Haziran 2012
Notum: Bugün “Dünya Devi” Nazım Hikmet ustanın ölüm yıldönümüdür. Saygıyla anıyorum.







0 Yorumlar:
Yorum Gönder